30 Eylül 2012 Pazar

Hafta Sonu, Ali Usta ve diğer şeyler...


Bu hafta sonu büyük bir hevesle beyoğlu sahaflar şenliğine gitmek için hazırlandım.
Gitmeden de Ali ustaya uğrayayım şu emektar Zenitimi göstereyim dedim, diyaframında sıkıntı var
diye düşünüyordum ama sadece evham yapmışım.
hazır gelmişken şu makinaya bir flaş bir de dar açılı mercek alayım dedim ki bizim makina flaşı takınca
kısa devre yapmaya başladı, ben tam malağa düşürmüşüm, içimden diyorum hay aksi ne güzel
fotoğraflar çekecektim şimdi sahafların arasında,
Tam ben böyle boynu bükmüş ikene Ali usta diyor ki ben sana senin kinin aynısı bir Zenit ET vereyim
sen onu al git onunla çek fotoğraf akşama getirirsin..
İçimden diyorum Ali usta sen adamın dibisin...
Bir heves gidiyorum da Yeni mercek eşşek kadar zaten ancak alışmışım benim makinanın ağırlığına bu mercek temelli eşşek ölüsü gibi maşallah, bir fotoğraf çekmek için illa arkama bir duvar alacam.
Aynı Beyoncenin ilk zamanları gibiyim oda böyle eski kliplerinde hep bir duvara dayanırdı falan.
Neyse uzun lafın kısası sahaflara varalım diyoruz ama biraz yoruluyoruz "ARA" kafeye gidip oturuyoruz,
ve bir de bakıyoruz ki üç kadın Ara Güler'in kitaplarını almış imzalatmak için adamı bekliyorlar ve
harbiden de Ara Güler geliyor imzaliyor ve gidiyor oturuyor bir masaya,
Diyorum ne güzel ya kafve işletir gibi elinde gazatesi geçiyor bir masada takılıyor.He bu arada bir ayrıntıyı atladım adamın boynunda dijital küçük bir makina asılı idi :)

Laf bir türlü Sahaf şenliğine gelmiyor çünkü ben bir şey göremedim, John Lennon'un kitabını bulamadım,
Onu geçtim şöyle eski basım bir Üç Silahşörler de bulamadım, bunun dışında genele olarak da vasat buldum yada ben geç gittiğim için öyle idi bilmiyorum tek ilgimi çeken şeyler plaklar oldu, Queen'in Hot Space albümü öylece karşımda idi ve ben sadace bakıp geçtim ne yazıkki, Hot Space ne ki, daha "Greatest Hits", "The Game", "Jazz" albümleri Pink Floydun "Dark Side of The Moon" Beatles'ın albümleri, Abbalar, Elvilsler, Sonra Selami Şahin :)

Akşam bir koşu Ali Ustaya makinayı bırakıp benimkini almaya gidiyoruz bir bakıyoruz Ali usta karşıdan geliyor, diyor ben gelicem siz geçin oturun, biraz sonra Ali Usta geliyor diyor ki bana sen al bu makinayı kullan senin makinanın daha işi var, merceğine de bakayım ben bunun, sende madur kalma aynı makina zaten elinde ki git kullan, Makinanın başına bir şey gelir diye de dert etme gelirse gelir sorun değil..
Ben tamam diyorumda içimden böyle hem azım yarım karış açık kalmışlık hissi,
Hem böyle sevinçliyim...
Bu yetmiyor bir de diyor ki bak elimde bir Holga var bir gün de gelirsin sabahtan bunu veririm bununlada çeker akşama getirirsin, bunun  değişik filtreleri var diye de anlatıyor ki ben mezt oluyorum orada :)
Adamın boynuna atlayacam size baba diyebilir miyim diye :D

Oradan ayrılıyoruz ama karnımız deli gibi aç, diyorum benim balıkçıya gidelim, Yunus balıkçı,benim gemilerim olursa eğer birini olara vereceğim anlaştık çok uzun zaman önce :)
Orada  tam hamsi ekmeklerimizi yiyoruz bir akıllı evlenme teklifi ediyor, sarkıtmış Galata köprüsünden bir
pankart
"Şu yalan dünyada tek gerçeğim sensin benimle evlenir misin ?"  Baya bir dalga geçiyoruz çocukla inş kabul etmiştir hatun.
 oradan karaköy Güllüoğlunda bir tatlı bizi öldürür diyerek ben sütlü nuriyemi,böceğim bakvalasını yiyor ve geri dönüş yolculuğuna başlıyoruz.



25 Eylül 2012 Salı

Get a meeting room please !!!

"Insanlarin acik alanda toplanti yapmasi ile , acik alanda yigismesi arasinda ki ortak noktayi bulunuz"
Get a room pleaseeee....

23 Eylül 2012 Pazar

Yetenek Sizsiniz

Dünyanın en yetenekli keyif pezevengi olarak yetenek sizsinize katılmak istiyorum.
Mesela Elimde Çikolata kavanozu ve kaşığımla kendimden geçerek çikolata yeme
yeteneğimi sergilemek istiyorum.
Keza çikolata yemek de bir sanattır, o kaşığı harala gürele daldırıp, silme bütün kaşığı çikolata doldurmayacaksın bir, böyle kaşığı dokundurup çıkaracaksın,
Eger elinde varsa, kuru üzüm atacaksın sonra elinde çikolata kavanozu, kucağında bilgisayarın,
bundan sonra ister çalış, ister internettte sörf yap gerisinin ne olduğu çokda mühim değil... :)

-Gariban Baloncuuu, Herkez bu gariban baloncunun resmini çekiyor,
Gariban Baloncuu.....

22 Eylül 2012 Cumartesi

21 Eylül 2012 Beirut İstanbul


Al sana albüm kapağı Beirut.

O değilde konser cok güzeldi, Ama hiç bilmeden tek bir şarkısını bile
dinlemeden gelmiş olanlar ayrı bir olaydı, Arkamda oturan mal mal konuşan,
Beirutu AC/DC ile karşılaştıran hödüğe de ayrı ca uyuz oldum.
Bunun haricinde ister bilsinler ister bilmesinler önemli değil,
Bütün konser alanının hınca hınç dolu olması ve konserin olukça coşkulu ve eğlenceli geçmesi
çok güzeldi. Benim açımdan beklenin üstündeydi.
Ben kişisel olarak çok keyif almayı zaten bekliyordum ama kitlesel olarak bu kadar beğenildiklerinden
haberim yoktu, Dünde bunu öğrenmiş oldum.
Ayrıca türk milletinin ısrarcı kişiliği, ve birdaha bir daha cılığı sayesinde adamları konser bittikten sonra iki kere daha sahneye çıkartmayı başarmış olmakta gecede unutulmayacak bir anı kazıdı aklımıza :)
Eminim grupda bu durumu unutmayacaktır. Çünkü En son çıkışlarında Zach duruma olan şaşkınlığını gizleyemeyerek baya bir güldü ve ne diyecegini bilemedi :)
 Uzun sözün kısası çok güzeldi, ıyıki gittim ve kaçırmadım..
Bir daha olsa bir daha giderim ...

Note: Gulag orkestar dan Rhineland ı çalmamış olmaları bile canımı sıkmadı.


20 Eylül 2012 Perşembe

Ergenler gibi gidip oraya Queen anlatacam,
Onu gectim tir tir titriyorum ama
sirf rahatsiz oldugumdan o montu oradan cikarip sirtima gecirmiyorum...
fuck fuck fuckkkkk....


18 Eylül 2012 Salı

17 Eylül 2012 Pazartesi

Barok muzik konsantrasyonu...

OD-maybe some Bach...
PB-No, you need jazz !

Uzun bir aradan sonra barok muzik calisma konsantrasyonunu artirir
mantigima geri donuyorum ve bach esliginde isime devam ediyorum :)

16 Eylül 2012 Pazar

Ilhan Irem

Gene bir pazartesi gunu aydi, buna aymak demek biraz guc aslinda
Cunku kis geliyor yavastan, yagmurlu ve kapali bir hava var :(
Boyle ise gelmek degilde evde pencere kenarinda oturup, cay icip kitap okumak geliyor
insanin icinden :)
Hadi ise gidiyoruz ad radyoda calan ilhan irem beni benden aliyor sonra:)
Aslinda umut dolu bir saki soyluyor ama allahim o nasil icli bir sestir,
Durdugum yerde aglyasim geliyor.

Lock the Door & Enjoy the Slience





Simit&Peynir

Yok kına yok düğün derkene hoppidi hoppidi,
şıkıdım şıkıdım ve şıkır şıkır iki gün geçirdim.
Ellem iyi hoş kına gecelerinde insan biraz eğleniyorda,
bu düğün dernek işlerinin giderek artan klişeliği beni benden alıyor,
Ve giderek insanlığımdan soğutuyor. Ferhat göçer eşliğinde beş gelin&damat çifti ile
dans etmeler, romantizimden eser yok, Bu çocukların derdi kendilerini eğlendirmek mi,
Milleti memnun etmek mi belli değil dedirten durumlar.
Böyle böyle şeylerle gecemin en güzel tarafı bedavaya yemek yemek ve rakı içmek oldu sanırım.
Kuaförle olan muhabbetime gelecek olursak, ben adama dedim anya o anladı konya,
Gene beni bir kuşa benzetti bu durumu gören ben eve gidip bir an önce saçımı yıkamanın hayalini kurarken,
Adam mutsuzluğumun farkına vardı ve saçı bozup tekrar yaptı,
Saçımda bir kilo toka ve spreyle oradan çıktım, Çıkarken 2 kilo fazla olduğuma bahse girerim.
Malasef saçımı yıkamaya vakit olmadığı için o şekilde gitmek zorunda kaldım, İşin kötüsü saç kötü değildi ama insanın kendini sibel can gibi hissetmesi hoş
 olmuyor :)
Allahtan leopar desenli sahne kıyafetim falan yok :)
O konuda 50 lerden kalmış aklım sayesinde biraz durumu kurtarıyorum :)

Bu hengamenın üzerinde pazar gunu kahvaltımızı simit ve peynir eşliğinde moda sahilinde denize
nazır bir bankta güle konuşa yapmanın tadı da başkaydı :) Özellikle simit peynir eşliğinde o banka oturmayı kafaya koymuş ben simitçiyi görünce bir süre sevinçten kendime gelemedim:)
Yeşilçam filmlerinin ayakları yerden kesilmiş şehla bakışlı hanfendilerine döndüm adeta :)
"Gidelim kuzum, Saadet dolu kahvaltımıza gidelim..." Bunun ardından bu simit &peynir kuru kuru yenmez diyerek, dişi kuşluğumdan ödün vermeden seke seke bize meyvesuyu temin etmeye gittim:) Erkekimi de yuvamıza sahip çıksın diye banka bırakarak oradan uzeklaşyım az biraz sonrada meyvesularımız, simitlerimiz ve peynirlerimizle denize nazır tıkınmaya başladık :)

Ellem mutlu olmak ne kolay bazen... Hayat böyle işte martılar falan :)

11 Eylül 2012 Salı

Guzin Abla*

kendimi haftanin Guzin ablasi ilan ediyorum.
Neden se cok  bilir havalarim mi var nedir?
O degil de bu isi ticarete dokebilirim mesela bir guzin abla sitesi yapabilirim.
Kapitalist sistem beni cok bozdu bak hemen isi ticarete dokup,
koseyi donme cabalarindayim.
Nerede kaldi insanlik, nerede kaldi insanlara bir yardimim dokunsunculuk,
nedir bu adam sedecilik....
Tamam kabul, sir ne bu adam sendecilik demek icin lafi uzattim kabul ediyorum.

10 Eylül 2012 Pazartesi

Gunaydinlar kovalasin seni*

Gunaydinlar,
Bazen gun aymasin istiyorum, soyle aksam birseyler icip gec yatip,
sabahta 9 da kalkabileyim istiyorum cok sey deil 1 saat daha istiyorum...
Ayrica,
Hayat en onemli okul dedikleri seyi bazi insanlar biraz fazla ciddiye alip,
hayatin her alaninin akademik bir hala getiriyor.
Mesela su anda isimimi yapayim, yoksa ekstra derslerime mi calisayimin celiskisi icindeyim.
Onu gectim bu barbara straisand nasil hayvan gibi bir sese sahiptir.
Boyle tek bir takilma bile gostermeden purussuzce haykiriyor.



7 Eylül 2012 Cuma

Butun enerjim cekildi, gitti.
Enerji kaybolmaz maddeye donusur mantigi
ile bakacak olursak, benim enerjim le ne olustu acaba?

5 Eylül 2012 Çarşamba

Pokitop*

Seni seçtim pikaçu,
hadi skillsetlerimizi geliştirelim hoppa diyerekten,
pokitopumdan dışarı fırlatıldım...

Working feeling!


I've lost that working feeling, oouuuu that working feeling,
i've lost that working feeling and its gone gone gone ouuuuuuuuu.....

İçimde ki çalışma hevesinide, insan sevgisinide herşeyi öldürdün.
Bildigin paylasmak istemiyor olmamın bilmediğinanlamına gelmediğini
birinin bu kadına anlatması lazım.
Ayrıca gözlerinin içine uzun uzun bakarak bakalım gözünü kaçıracakmı
taktiği nereye kadar ?



4 Eylül 2012 Salı

Goodmorning


Gune bu kadar enerjik baslamasamda,
yarim saat daha fazla uyumus olmanin verdigi bir mutluluk icindeyim...

1 Eylül 2012 Cumartesi

Bakla




Bir gemicinin yeri gemisidir.
Baba mesleğimı olduğundur bilmem hiç bir meslek beni
denizcilik kadar etkilemiyor.
Dün o üniforma içinde mezun olurken arkadaşlarım, 
Bir bakla daha verilirken denize,
gurur duydum, tüylerim diken diken oldu.
Hatta orada ben de olmak istedim diyebilirim.
Ama orada olmak istememi sağlayan şeylerin orada
kalmama yetmeyeceğini bildiğimden bu istek çok uzun sürmedi :)
Sadece tek bir şey çok ilgimi çekti, kendine güveni olmayan adamların,
esas duruş sayesinde dünyayı kurtaracam ben edası ile durduğunu
görmek ilginçti :)