28 Şubat 2011 Pazartesi

hoşluk güzellik

hava soğuk evet. kazak, atkı , şapka mont bunlarda önemli şeyler. hasta da olabilir tabi insan bu soğukta.
böyle sümüklü nane molla da olabilir.ama hayat bir hoşluk bir güzellik yapıyor genede insana:) bu arada bu bir metrelik saçın masamda bulunması pek hoşluk sayılmaz kafa karıştırıcı. ama totalde hoşluk katsayısı daha fazla sanırım:)

26 Şubat 2011 Cumartesi

dilek

dilerdim...
orada olmayı dilerdim...
dilerdim ki ...
stars, shining, universe, across, please, believe

siperlere

yemek yaparken neden mutfak bende savaş alanı etkisi yaratıyor da ben de her seferinde olaydan gazi olarak çıkıyorum. her yemeğin bir izi var bu gün kü menümüzü bileğimde ki yeni ay yanık izinden hatırlayacağız. yok ama hata bende kafa dağıtacağım diye, kendimi düşüncelerimle baş başa bırakmayacağım diye canım çıkana kadar ortalıkda dolandım durdum bütün gün , bütün dünya bilir ki kazaların çoğu ihmalkarlık ve dikkatsizlikten öte gelir.
....
....
....

22 Şubat 2011 Salı

üç buçuk üç buçuk

küçükken yeni bir ayakkabı , yeni bir elbise yeni bir oyuncak aldığım zaman çok heyecanlanırdım bütün gece onları yanımdan ayırmazdım . işte öyle heyecanlıyım şimdi. giriştim bakalım bir işe alnım ak çıkabilecek miyim. korkuyorum da bir yerden ya yapamazsam diye ya beceremezsem diye, aslında beceremeyeceğimden korkmuyorum pes etmekten, sıkılmaktan korkuyorum. keşke son sürat motive olsam. hastayım ben öyle insanlara işlerine tam odaklı gözü başka bir şey görmeyen insanlara. bende öyle olsam . yapsam yaptıkça zevk alsam. varsın sonunda yürümesin arabam ama yeterki alın terim damlasın üstüne.

21 Şubat 2011 Pazartesi

yorumla...

bir adam müzik çalıyor ve kapının dışında delikten kızı görüyor. kızı hipnoz etmiş ve kız o müzikle dans etmek için kapıyı açıp aydınlığa doğru gidiyor, uzaklaşıyor. arkasından bakan annesi gitme diyor ama kız giderek gözden kayboluyor.

iyiye yoralım iyi olsun diyelim:)

15 Şubat 2011 Salı

remember

Araba markaları en güzel reklamları yapıyor diye bir genelleme yapmak istiyorum. o reklamlarda hakikaten bir yaratıcılık, farklı bir bakış açıcı , aynı zamanda da bir incelik bir sanat görürürüm ve bir araba reklamı beni her seferinde şaşırtabilir:D
geçen gün izlediğim bir araba reklamında çalan şarkı sayesinde anılarım depreşti ve mesajınız var filminin müziklerini karıştırmaya başladım :)işte harry nilsson

çıkarım senle her yola tiyota

Bu çocuk işi biliyor hayatın çıplak gözle ne kadar anlaşılmaz olduğunu
anlamış mercekten bakıyor hayata:)

yirim o burnunu:)

yerim o burnunu yerim yedim bile:)

Günümüz sorunsalı

-ne yapmış?
-pocklamış
-ne yapmış?
-pocklamış, pocklamış.
-iyi pok yemiş:)

12 Şubat 2011 Cumartesi

iç kuyusu...

- sen hiç mutlu olmadın ki zaten.
tek kırıcı konuşan ben değilmişim . armut dibine düşüyor muş.
korkuyorum...
korkuyorum...

8 Şubat 2011 Salı

yanlış zamanlar

 böyle başlamamıştı elbet ama en yoğun hisler gibi gün gün işlenerek insana artık ben burdayım beni farket diyen bir hale geldi. onun omzuna başımı yasladığında , elini tuttum ve ellerimiz ayrıldığında hissettiğim duyguyu anlamlandıramadım, sarhoş kafam birden kalakaldı.Önemsemedim , ilk başlarda bunun arkadaşca olduğuna emindim ama herşey bana inat gözüme gözüme girdi. o belirince karşımda kalbimin hızlanmasından bir süre konuşamadım sadece önüme baktım ne diyeceğimi bilemedim. bir gün baktım gözlerim onu arıyor, onu görmek için oyalanıyorum . onu bekliyorum bilgisayar başında, ona anlatmak istiyorum en sevinçli haberlerimi, onun derdini dinlemek istiyorum, ona sabaha kadar çocukluğumdan bahsetmek istiyorum.
ama mümkün olamazdı böyle bir şey. zira bütün bunları düşünmeden önce hayatımı mahvetmeye başlayan kararlarımı düzeltmeli ve vazgeçtiğim aşktan affımı dilemeliydim. hayatımda ki insana aşık değildim bunu ilk günden beri biliyordum. sevgi yetmiyordu. mutlu değildim , bütün bunların farkına varmaya başladığım bir anda benim yüzüme yüzüme vurdu bütün bunları. ve en sonunda  ben  kararımı vermiştim. kendime daha fazla işkence çektirmeyecektim. bitirecektim  bu aşk yoksunu ilişkimi, bu mutsuzluğa son verecektim ama tek istediğim onu benim sorumluluğum olan bütün bu kararların dışında tutmaktı. çünkü o sebep değildi aslında bunlara bu zaten benim görmem gereken bir sorundu. onun bir suçu yoktu ve bu yüzden de bu ağırlığın altına girmemeli dışta kalmalıydı. ve bende bundan emin olmalıydım.
peki ben ne yaptım salak gibi bütün bu düşüncelerimin tam tersini gerçekleştirdim , korkaklık ettim ,  onu suçlamaya kalktım, oysa ki ne cüretle bunu yapabildim, sırf kendime kızdığım için oldu o anda ona hissettiklerimi söylememe engel olan kurallar bana o cümleleri sarfettirdi.sonuç itibari ile güneşli bir tabloya bir kutu siyah boya döktüm .
bütün bunları şimdi söylemenin de bir anlamı yok ne dersem diyim bir kere kırdım ayrıca iletişimde senkronizasyonun önemide buradan gelir aynı anda iletişmezsen iletişemezsin, durağa otobüs saatinden sonra gelirsen otobüsü kaçırırsın, aynen böyle. iştebenim yanlış zamanlamalarım.
ama ne var biliyor musun eğer yarın öleceksem mesela ona sana aşığım demeden ölmek istemem.
çünkü bütün gün onu düşündüm. aramamak için kendimi zor tuttum. hatta güzel mi güzel bir film boyunca o vardı aklımda, helede marti yazısı.
neyse bundan sonra benim yüzümü belki görecek belki görmeyecek. olabildiğince yoluna çıkmayacağım. ve bir gün karşılaştığımızda bana yabancı gözlerle bakacak. belki beni tanımayacak. bu hikayede böylece benim belleğimde unutulmmak üzere yazılmış olacak:)

Bir zamanlar
















bir zamanlar kafamda kileri çizerdim...

Bir koli anı















geçmişi deşenin dirliği olmaz demiş dedem doğru söylemiş.
ama ya hatırlamamız gereken şeyleri unuttuysak bazen hatırlamak gerekir.
bende hatırlamak için pandoranın kutusunu açtım ve anıların arasında biraz gezindim
iyi de oldu güzelde oldu ben hep böyle odun değilmişim onu anladım.
bir zamanlar kendime bu kadar haksızlık etmiyor muşum.
ve bir zamanlar duygularıma daha fazla sayılıymışım.
sonucu ne olursa olsun bu kadar inkarcı değilmişim.
başkalarını üzmeyecem diye kendime zarar vermiyor muşum.
...........

Dedi...

Hikayelerim hiç bitmiyor. Tam bitti sanarken ben aşktan vazgeçmişken , en olmadık zamanda birisi giriveriyor hayatına ve tam kafanın da karışık olduğu bir anda sana unuttuğun bir şeyleri hatırlatıyor. birden hayatının en ortasına yerleşiveriyor ve o gidince içinde kocaman bir boşluk kalıyor .

7 Şubat 2011 Pazartesi

roöçk ığtğnğp  dy çöç ybnyö üğjtl vğtn ğvvl , ölgğöğ nreç dlt nçbç rvytgy. uçpç nkcçökbrtyö fzız uğpl uğylbrtyö.tabiki artık bütün bunların bir önemi yok "olması gereken" oldu. nede olsa insan oğlunun en iyi becerdiği iş yabancılaşmak.

ilk adımını atar gibi.

madem seni bu kadar rahatsız ediyor eğer seni mutlu edecekse elimden geleni yaparım....
canım benim ya:) ana yüreği böyle bir şey işte.
heyecanlıyım biliyorum bir gün gelecek dönence....

4 Şubat 2011 Cuma

Bunu mu demek istediniz

 Yarın yolculuk vakti. Uzun zaman oldu. özlemeyeli de uzun zaman oldu aslında. Keşke tren yolcuğu yapsaydım dönüşümü böyle ayarlamalıyım tren yolculuğu yapmayı da özledim.
 Üzerimde ki o koruyucu sıcak kalkandan sürekli şikayet ederken aslında beni ne kadar koruduğuğunu şimdi farkediyorum. Hep kaybettikten sonra mı kıymetini anlamak zorundayız sanki.
 Yeterince dikkatli bakmıyor muyuz yoksa ? Sorumluluk alma vakti geldi de geçiyor çocuk. Başkalarına karşı mahçup olursun, belki iki gün sonra unutursun geçer ya kendi hayatın için kendine karşı mahçup olursan bunu unutabilir misin. Kendine bile bile bahaneler uydurabilir misin? Kendine yalan söyleyebilir misin? Kendimi kandırabilecek kadar aptal değilim. Beynim benden daha akıllı:)
 Korkma çocuk , korkma yarın varya herşey biraz daha iyi olacak. İnanmak zorunda olduğun için değil sadece olacak ve sende göreceksin. Bahane uydurmana gerek kalmayacak daha fazla , çünkü unutmayacaksın ben hatırlatırım çocuk merak etme.
 Kafamı karıştırdın çocuk. zeki, komik, aceleci, bazen sabırlı bazen ne yapacağı kestirilemeyen bazen sıradışı bazen se çok sıradan , belki çok normal. belki biri belki hiç biri sebep .
 Başparmağımın her sene kışın aynı yerden aynı şekilde soğuktan yarılması üzerine hep aynı acıyı çekiyorum. hep aynı yerde çıkan sivilcemi hep aynı şekilde sıkıyorum belki de artık onu rahat bırakmalıyım ve bir kerede böyle denemeliyim.
"kafan karışıksa yan yan yürürsün, yüreğin karışıksa sadece içine dönersin" demişti bir dost bana.
bu yazı böylece hiç bir yere bağlanmadan biter bence o yüzden ileri görüşlü olup daha fazla çorba yapmadan bitirmek.

1 Şubat 2011 Salı

Bal Böceği

en önemlisi sevgi insanıydı şarkıları yada yaptıklarıyla hiç bir zaman insanlara siyasi görüşünü empoze etmeye çalışmadı. yaptığı işleri şimdi izlesek uzun zamandır unuttuğumuz hoşgörü ve sevginin orada olduğunu görürüz. günümüzde içi boşalmış medya programlarına bakıp onun zamanın da çocuklar ve gençler için ne kadar da yararlı programlar yaptığını görebiliriz. en azından bir çoğumuzun arınması gereken kibirden olabildiğince yoksundu . sesinin güzelliği bütün bunların yanında çok arka planda kalıyor aslında. budurumda ona faşit demek efes pilsen birayı çağrıştırıyor demekten ne kadar farklıdır ki? neydi bilmem ama şu anda insanlara aptal muamelesi yapan sanatçı müsvetteleri aydın müsvettelerinin yanında o gerçekten insanlara bir şeyler öğretmeye çalışan , dünyaya kendini sevdirmiş , halka bir şeyler katan onları uyutmak yerine canlandırmaya davet eden  zeki bir insandı. insandı yani;)


Bu tarz görüntüleri görmeye ne kadar ihtiyacımız olduğunu anlamamız daha ne kadar sürecek?