Ne derseniz deyin anadolu yakasi candir, Kadikoy'de bunun baslica sebeplerinden biridir. Cunku Kadikoy'de sokaklarin arasinda gezerken boyle karsiniza acayip surprizli binalar cikar. Bakakalirsiniz, Sokagin ortasinda oyleyece dikilmenize sebep olur. Binalarin bir olayi yoktur aslinda ama o cizimler ozel kilar o ruhsuz tas yiginlarini. Velhasili guzel bir hissiyattir, Kadikoy'e ugrama, butun fotograf makinasi alet edevati sirtina yukleyip sokak sokak gezme sebebidir.
26 Ekim 2014 Pazar
Street Art Kadikoy'den sorulur
8 Ekim 2014 Çarşamba
Simitçi, Kahveci, Gazozcu
Zafer gazozu, soliter, mozaik pasta, yüksek doz ozzy üstüne Sezen ile cila :) Kim inanır 2000 lerde yaşadığımıza. Hazır kitap takılmışken kadraja alıntımızı da yapalım;
"Şimdiye kadar düşünmediyseniz
Bakmayın içinde ne var,
Küçük bir kitaptır yaşamak
Elinde tutmaya yayar."
(Enver Aysever- Bu Roman O Kız Okusun Diye Yazıldı)
Fon Müzik yazmayacağım, nasıl olsa çoğunuz içinizden Sezen'den "simitçi, kahveci, gazozcuuuu, şinanay da yavrum şipaşinanay..." diye mırıldanmaya başlamıştır diye tahmin ediyorum.
20 Eylül 2014 Cumartesi
All Alone
I was thinking about romance. What eactly it is? For example let's think about romantic movies. If somebody ask you to count best romantic movies, which ones would you say? I tell you, probably you say Eternal sunshine of the spotless mind, sweet november, titanic, notebook, dirty dancing, autmn in newyork ...etc.
Yes i know, all we know that these movies are so sentimental, sad and very impressive indeed. I've seen sweet november for thousand times neverthless i can still watch it and cry at the last seen. for example Titanic, Is there anygirl who haven't seen this movie in 90s and felt in love with Leo? I don't think so. But. There is a very big but.
At the end of the day I would say Edward Scissorhands or Star Wars:Attach of the Clone are the best romantic movies. I'm not counting Before Sunrise cause it's deeply romantic i don't need to say this:) Whatever lets go back to my point. Why do i consider these movies as romantic. Cause there is a realy natural love in these movies in someway the others don't have. Most of the romantic movies have this typical man and woman perception. A beautiful, interesting and smart woman with a hundsome charisma and very succesfull man profile. You can easly predict the end of the story. But think about the Mulder and Scully in the X-Files. We can understand that they abviously love each other though there is no word between him and her about a relasionship. They trust each other, they have a connection. most importantly they are good friends. They care about each other. They are not wasting their time worrying about some stupid relasionship rules (whatever it is :)), They just know it. They don't need to say or hear 'Oou sweety , my honey bee, i love you', 'No , i love you'. When I see this kind of scene in a movie or something, i want to say 'Ok enough i think, who wrote this script? Even five years old kid can do better!'
So i would rather a relaionsip as he says 'i love you' and you answer like 'oh brother' !
15 Eylül 2014 Pazartesi
14 Eylül 2014 Pazar
In the middle of the night
Ok nobody's hurting me. I've jut wanted to listen good music. And i picked this song because i'm working in the middle of the night. I couldn't sleep becuase i was thinking about the work even my eyes closed. An there it is i'm all awake.
It's gonna be a long time
24 Ağustos 2014 Pazar
Yeldegirme'ninde bir Vegan Kafe
Biraz gecikmeli bir yazi oldu ama gec olsun guc olmasin diyerek, uzun zamandir basi bos biraktigim bloguma sicak sicak banyodan cikmis yeni yeni fotograflarim ve gezilmis gorulmus yeni mekanlarla geri donuyorum. Ve birinci sirada her zamanki gibi bir tesaduf eseri kesfettigimiz Mahatma Cafe var.
Mahatma Kadikoy Yeldegirmeninde acilmis oldukca yeni bir cafe.Onu ozel kilan ise Vegan bir cafe olmasi. Isin garip tarafi bizim bunu bilmeden gitmemis olmamiz. Cunku gittigimiz arkadas grubu icerisinde birakin vegan, vejeteryan biri bile yok. Neyse biz herseyden bir haber kahvalti tabaklarimizi ve buyuk boy caylarimizi soyluyoruz. Ve birazdan siparislerimiz masaya geliyor. Once tabaga sonra birbirimize bakiyoruz, cunku alistigimizdan farkli bir kahvalti tabagi ile karsi karsiyayiz. Peynir yok, yumurta yok, beyaz ekmek yok, kaymak, tereyagi yok. Fakat biz bu durumu cok onemsemeyip, herhalde farkli bir tarzlari var diyerek yemeye koyuluyoruz. Keza tabagin icindekiler alisilmis disi olmakla birlikt lezzetli gorunuyor. Ve eklemeliyim ki sadece lezzetli gorunmuyorlar, zeytinyagli humus ve zeytinyagli yaprak sarmalarini sildim supurdum.
Gelelim bizim cafe'nin vegan oldugu gercegine ne zaman aydigimiz noktasina :) Kahvaltisi biten arkadaslardan birisi sutlu kahve isteyince durumu ogreniyoruz. Mekani isletenlerden biri olan Duygu durumu bize acikliyor sagolsun. Vegan bir kafe olduklari icin hayvansal urunler kullanmadiklarini, sut yerine sut tozu tercih edebilecegimizi soyluyor.
Kendimi alamayip mekanin fotograflarini cekmeye koyuluyorum, bir taraftan da Duygu'dan cafe ilgili bilgiler aliyorum. Yemekleri ve tatlilari kendilerinin yaptigini ve zeytinyagi kullandiklarini soyluyor. Ve hic sut, yumurta kullamaya ihtiyac duymadan kek ve kurabiye yapabildiklerini anlatiyor. Ilk basta sanki 'dunya duz' demis gibi sasiriyorum, ama bahsettigi kurabiye ve kekin tadina baktiktan sonra, birakin 'fark yok' demeyi 'ya bu daha mi guzel ne' diyorum.
Isin lezzet kismi bir tarafa Duygu bize asil amaclarinin hayvanlarin ozgurce yasamasi icin insanlari vegan olmaya tesvik etmek oldugunu soyluyor. Ki bunun icin hem insan sagligi hem hayvan hakliri acisindan oldukca hakli sebeplerini siraliyor. Vegan veya vejetaryan olmayabilirim ama yol uzerinde bir vegan kafe gormek beni mutlu etti. Cunku artik her karnim aciktiginda mcdonalds'a, donercilere, ev yemeleri adi altinda agir yaglar kullanan yerlere gitmek yerine Mahatma gibi bir yere gitme sansim var.
Suyu cikarilana kadar gidilecekler listesine coktan eklenmis durumda :) Vegan ve vejetaryan olanlara da ayrica duyrulur.
Fon Muzik : The Paper Kites - Woodland
23 Haziran 2014 Pazartesi
life, moments, choices
"If I could start my life all over again, I would make exact same choices that I made!!!"
This is my favorite part from the 'Turn the Page' song of the Metallica. It's so true! So real! Some people say, life teaches us a lesson. But i don't think it does. Life just goes on. And we live with our choices or most of the time we live what we have to. However it's really important to say that "if i have a chance, i would do the same". It means you have no regret.
Sometimes i want to go back and live some significant moments of my life again but not for changing them. I want to do it because i want to live those moments again in exact same way :)
22 Haziran 2014 Pazar
10 Haziran 2014 Salı
So-called adult
Bazen neden kucuk bir cocuk gibi hissettigimi kestiremiyorum. Gozlerimi hala bebek sampuani ile yikadigimdan mi, yasitlarima gore fazlaca animasyon, cizgifilm ve fantastik filmler izlememden mi yoksa sirinler seklinde marsmallow yedigim icin sevinmemden mi, karar vermek oldukca guc.
Evet artik kucuklugumdeki gibi gozu kara degilim, tek basima mahalledeki butun
cocuklara kafa tuttugum gunler geride kaldi ama gene de cogu zaman o muzur,
yaramaz cocuk pek de degismemis gibi hissediyorum. Pek degil hic degismemis gibi
demek daha dogru olur.
4 Haziran 2014 Çarşamba
11 Mayıs 2014 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)